Tirşe Rengi ve Kumaş Seçimi
Tevfik Fikret, özellikle tirşe rengini çok severdi. Salon ve kitap odasındaki lambalar, abajurlar, yol halıları ve yemek tabaklarının çiçek desenleri tirşe rengindeydi. Salonun duvarları da tirşeye yakın bir tonla boyanmıştı. Bu zevkini evinin dışında, eğitim verdiği mekteplere de yansıtmıştı. Örneğin, Mekteb-i Sultani’nin musiki salonundaki duvar rengi de tirşeyi andırıyordu; kapılar da bu renge yakındı.
Tirşe renginin açık ve koyu tonlarını kullanmayı tercih eder, bu tonları donuk yeşillere ve diğer renklere üstün tutardı. Kumaş seçiminde de kadifeyi severdi. Salonunun döşemesi, yeleği, köşe yastıklarının bir kısmı, hatta giydiği takke ve gömlekler kadifeydi. Bu seçimler, onun zarafet ve estetik anlayışını yansıtırdı Âşiyanda Günlük Hayat ve Estetik Düzen.
Âşiyan’ın Zaman İçindeki Değişimi
1947 ve 1959 yıllarında İstanbul Ansiklopedisi adına yapılan ziyaretlerde, Âşiyan’ın bina olarak taravetini koruduğu, ancak şairin eliyle düzenlenmiş bazı eşyaların dışındaki tüm iç dekorasyonun değiştiği tespit edilmiştir. Bu değişiklikler, Fikret’in ölümünden sonra İstanbul Belediyesi’nin Âşiyan’ı müze haline getirmesi sırasında gerçekleşmiştir.
Şairin kütüphanesi günümüzde mevcut değildir. Maarif Vekili Necati Bey imzasıyla şairin eşi Nâyime Hanım’a gönderilen bir teşekkür mektubundan, kitapların Galatasaray Lisesi’ne bağışlandığı anlaşılmaktadır. Ancak lisenin kütüphane kayıtlarında bu bağışa dair bir işaret yoktur. Büyük olasılıkla kitaplar, genel tasnif çerçevesinde kütüphanede dağıtılmıştır Istanbul Private Guided Tours.
Müze Haline Getirilen Âşiyan
Müze olarak açılan kısımlar birinci kattaki salon ve bir oda, ikinci kattaki yatak odası ve mesai odasıdır. Bahçedeki iki şamfıstığı, Fikret ve eşinin diktiği söylenir. Havuz kenarındaki kaba taştan masa ve sedir eski hâlini korumaktadır.
Havuzun arkasındaki kayalıkta, Fikret’in kendi eliyle yazdırdığı ve taşçıya oyduğu mısralar kırmızı boya ile işlenmiştir. Bu mısralar, Rübab-ı Şikeste’nin ikinci baskısında da yer alır ve Balkan Harbi öncesinde söylendiğini gösterir. Bazı anlatılarda mısraların Edirne’nin Bulgarlar tarafından işgal edilmesinin etkisiyle yazıldığı söylenir; bu durum büyük olasılıkla kayanın üstüne kazılmasının sebebidir.
Bu mısralar, Fikret’in hem sanat anlayışını hem de duygusal dünyasını yansıtır. Âşiyan, sadece bir ev değil, aynı zamanda şairin estetik zevkini, ruh hâlini ve duygularını yansıtan bir mekân olarak günümüze kadar gelmiştir.







